20 Mart 2009 Cuma

"NE ESER NE DE SEMER"

erdoğan ve baykalın yeniden meşhur ettikleri, tazminata konu olan şu "eşek" "semer" mevzuuna Akif'in bakışını yorumsuz aktaralım.. kimbilir ders alıp pay çıkartanlar olabilir..

"Ölen insan mıdır, ondan kalacak şey: eseri;

Bir eşek göçtü mü, ondan da nihayet: semeri"


Atalar böyle buyurmuş, diye, binlerce alın,

Ne tehâlükle döker, döktüğü bîçâre teri!

Şu bekâ hırsına akıl erdiremem, bir türlü,

Sorsalar, bence, temâyüllerin en derbederi:

Hadi, toprakta silinmez bir izin var, ne çıkar,

Bağlı oldukça telâkkîye hakîkî değeri?

Dün, beyinlerde kıyâmet koparan "hikmet" i al,

Bugünün zevkine sor: beş para etmez ciğeri,

Gündüzün, başların sütünde gezen "şâh-eser" in,

Gece, şâyet arasan, mezbeledir belki yeri !

İsteyen almaya baksın boyunun ölçüsünü,

Geri dur sen ki, peşîmân, atılanlar ileri.

Bilirim: "Hep de semermiş!" diyecek istikbâl,

Tekmelerken su kabarmış sıra kümbeltiler.

O ne çok bilmiş adamdır ki: Gider sessizce,

Ne esermiş, ne semer, kimsenin olamaz haberi !

Gölgeler, Safahat, Yedinci Kitap, 1933 - 21 Mart 1346

***

tehâlük:
İstekle atılma. Tehlikeye aldırış etmeden, birbirini çiğneyecek gibi koşuşma.
telâkkî: Anlama, anlayış, kabul etme.
mezbele: çöplük

Hiç yorum yok: